16 Şubat 2011 Çarşamba

haytın ta kendiSi...

Yıllar önceydi daha liseye yeni başlamıştık. büyük bir işti o zamanlar liseye gidebilmek. çünkü benim köyümde kimse okumazdı kolay kolay. sonra bir iki yıl derken bir baktık lise bitecek. üçüncü sınıf olmuşuz. iki yıl önce liseye gitmek büyük bir başarıydı ama artık liseyi okumuş olmanın hiçbir ayrıcalığı yoktu. sırada üniversite vardı. muhakkak üniversieyi kazanmalıydık. çünkü şartlar o kadar kolay değildi. kazanamazssak okul bittikten sonra çok zor olacaktı kazanmak. sonra bir baktık üniversiteyi kazanmışız. hemde anadolu üniversitesini. kazandığımız zaman ayrıcalıklı olmuştuk biraz. artık üniversite okuyoduk ne de olsa. sonra bir, iki, üç, dedik dörtte bitecekti bitmedi. 4.5 da biecekti artık. zaten üniversite okumanın ayrıcalığıda kalmamışken okulu uzatmak hiçte iyiye alamet değildi bizim köyde. bu arada 4 derken arada birde kpss denen bir sınav varmış atanabilmek için. bir gün geldi ona da girdik çıktık. eh fena değildi ama ilk atamalarda tercih yapamayacaktım. derken 4.5 oldu okulu bitirdik. diplomayı elimize verdiler ama hala pek bir şey değişmedi. çünkü okumuş olmanın bir anlamıyoktu benim ülkemde. benim ülkemde işe yerleşmenin önemi vardı. ve diplomalı işsizler o kadar çoktu ki hiçte kolay değildi işe başlamak. 16 yıl okul hayatından sonra çok aşırı düzeyde bişey değişmeyince şimdi diyorum ki 1.5 yılda yüksek lisans ypmaya değermi. ve içimden bir ses farkedilecek bişey değişmeyecek diyor. taaki birgün emekli olana kadar. ondan sonra dokluk yapsak belki değişir ama dokluğada gücüm yetermi bilmiyorum doğrusu.