27 Kasım 2008 Perşembe

Seni Nasıl Sevdiğimi Bir Gün Anlarsın


BİR GÜN ANLARSIN


Uykuların kaçar geceleri,
Bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya.
Deli eder bir uğultudur başlar kulaklarında.
Ne çarşaf halden anlar ne yastık,
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dalar içine.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın.
Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını,
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini,
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını, sevilen dudakların,
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldimi
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bembeyaz.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın

Bir gün anlarsın,
Hayal kurmayı, beklemeyi, umut etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir,
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına,
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kalbimde kendiliğinden.

Seni sevdiğimi bir gün anlarsın

Ümit Yaşar

Bir gün birine aşık olursan eğer; ancak o gün beni anlarsın. Benim seni nasıl sevdiğimi ancak o zaman anlayabilirsin. Kimbilir... Belki de hiç bir zaman anlayamazsın... Belki de anlamamak için diretirsin ama ne fayda... İçine kurt gibi düşmüştür aşk ... İşte o zaman belki anlarsın... Belki, Belki anlarsın... Ya da anlamazsın. Zaten anlasan ne olacak anlamasan ne olacak ki...

16 Kasım 2008 Pazar

Bir Pazar Günü Anısı...

Bu gün sabah kahvaltıdan sonra bilgisayarın başına geçip oturmuştum . Öğleye doğru kalktım. Birazdan yemek yedikten sonra biraz hava almak için parka kadar gittim. Hava güzeldi. Günlerden pazar olmasına rağmen parkta kimsenin olmaması dikkatimi çekmişti.

Biraz pakta oturduktan sonra tekrar geri dönmek için yola koyuldum. Biraz ilerledikten sonra bir kızla erkek kardeşi gördüm parkta. Kızı gördüğümde içim acımıştı. Yüreğim yanmıştı. Kızın bir kolu omuzundan diğer kolu da biraz aşağısından itibaren yoktu. Acımıştım.

Bu halde bir birlerine yoldaş olup parka gelmişlerdi. Erkek kardeşinin gocuğunu sırtında tutan kız gocuğu kardeşine verdi. Kardeşide gocuğu tekrar ablasına verirken yere düşmüştü. Yerlerde yapraklar ve tozlardan dolayı gocuk kirlenmişti. Hemen gocuğu alıp silkeledim. Mutlu olmuşlar ve bana teşekkür etmişlerdi. Gocuğu kıza vermek isteyince benim değil kardeşimi demişti. Kardeşine uzattığımda giyecekmisin diye sordum. Önce giymek istemedi daha sonra da ya da giyeyim dedi ve gocuğu giymişti. Onlar içimden için dua edmiştim. Ne olur allahım onlara yardım et diye... Ban teşekkür etmişler ve oradan ayrılmıştım.

İnsanları mutlu etmek bu kadar kolaydı. Ve bende mutlu olmuştum. Şimdi tekrar onlar için dua ediyor ve ne olur Allahım onlara yardımcı ol diyorum.

Hani hep yakınırız durumumuzdan ama bilmeyiz ki bizden ne kadar aciz(çaresiz) durumda olanlar vardır. ( Yanlış anlaşılmasın onları küçümsemiyorum aksine birbirlerine destek oldukları için kutluyorum ). Bu benim için bir hayat dersiydi.

Sonuç olarak insanlar herşeye rağmen mutlu olabilmeyi başarabilmelidirler. Yukardaki durum buna iyi bir örnektir.

Bu yazımı o iki kardeşe atfediyorum.

ÖMER OSMAN ŞAHİN 16.11.2008 (15:01)

Aşık Bir Delikanlının Hikayesi

Birgün delikanlının birisi bir kıza aşık olmuştur. Aşık olduğu kız için yapamayacağı şey yoktur. Onu canından bile sakınmıştır.
Sever sevmesinede sevdiği kendisine karşı hiçbirşey hissetmez. Ancak o öyle çok sevmiştirki umudunu kaybetmeden birgün belki o da sever diye umuttla beklermiş...
Beklemiş aradan yıllar geçmiş ama o hala hiçbişey hissetmiyormuş. Bu aradada delikanlının sevdası gün geçtikçe artmış artmış artmış...
Birgün bir haber almış. O canından çok sevdiği, bakmalara kıyamadığı, bitanesi evlenecekmiş. Yıkılmış! bitmiş! yok olmuş!. Umutla beklediği sevdiği başkasıyla evlenicekmiş...

Olmuşum deli divane
Düşmüşüm sokaklara
Anlatmışım derdimi
Yoldaş galdırımlara...

O günden Sonra bütün hayatı değişmiş. Bütün hayallerini sevdiğyle birlikte yaşanılacak bir hayat gibi planlamıştı. Öyle hayal etmişti. Artık hayalleri yıkılmıştı. Bundan sonra yapacaklarını sadece kendisi için yapacaktı.
Zor zamanlar olsada bazı şeyler yapmaya çalışıyormuş. Zamanla bazı şeyler düzelmiş. Yeniden hayaller kurmaya başlamış. Hayatını yaşayacağı bir plan şekillenmeye başlamış hayallerinde. Ama bu hayallerin içinde sadece kendisi varmış ne bir sevdiği ne de bir başkası...
Bundan sonra ne yaşayacaksa ne yapacaksa kendisi için bir şeyler yapmayı amaçlamış...
Artık birilerinden beklentileri de yokmuş, birilerinin beklentilerini de umursamaz olmuş...

ÖMER OSMAN ŞAHİN

14 Kasım 2008 Cuma

AŞK VE ÖLÜM...!

Aşk ve Ölüm....!

9.sınıf::::

Şuan dersteyiz. Yanımda dünya tatlısı bi kız oturuyor. Yüzüne bakmaya kıyamıyorum çok sevdiğimi bilmiyor. O benim en yakın arkadaşım. Beni sadece arkadaşı olarak görüyor. Bilmiyorum neden çok utanıyorum.

10.snıf::::

Evdeyim arayıp erkek arkadaşı ile tartıştığını ve bana ihtiyacı olduğunu söyledi ve yanıma geldi. Bana sıkı sıkı sarılıp ağladı. Şuan dizimde uyuyor. Saçlarını okşayıp ogül yüzünü seyrettim. Ben onu o kadar severken o sadece beni arkadaşı olarak görüyor. Neden bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...

11.sınıf::::

Onunla çoçukluktan beri arkadaşız. 8.sınıftayken birbirimize söz vermiştik lise son sınıf balosuna gidecek eşimiz olmazsa beraber gidecektik. Beni aradı ve erkek arkadaşının hastalanıp gelemeyeceğini söyledi ve beraber gidebilirmiyiz? diye sordu. Kabul ettim onu evinden aldım baloda en güzel kız oydu. Bembeyaz elbisesiyle tıpkı bir melek gibiydi... Gece boyu dans ettik hep aynı şeyi düşündüm onu çok seviyordum. Gece sonunda onu evine bıraktım beni yanağımdan öpüp en iyi arkadaşı olduğumu söyledi. Onu gerçekten çok seviyorum. Ama o beni sadece arkadaşı olarak görüyor. Ona onu sevdiğimi nasıl söylerim nedenini bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...

Aradan yıllar geçti... Şimdi o canımdan çok sevdiğim meleğimi toprağa veriyorum. Özel eşyaları arasından kara kaplı bir defter çıkmış bana verdiler. Okuyup okumamakta kararsızdım okudum günlüktü ve bir sayfasında şöyle yazıyordu...

"Şuan dersteyiz ve yanımda dünya yakışıklısı bir çoçuk oturuyor. Yüzüne bakmaya doyamıyorum ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor. Beni arkadaşı olarak görüyor. Erkek arkadaşım olduğunu söyleyerek ve onunla ilgili yalanlar uydurarak yanında olabiliyordum. Onu çok seviyordum. Bana bir kerecik SENİ SEVİYORUM deseydi dünyalar benim olurdu..."

Bu satırları okurken meleğimi çoktan gömdüler. Hıçkırıklarımı tutamıyorum gözümü alamıyorum. Merak etme biriciğim ben de seni çok çok seviyorum hemde canımdan çok...

Okuduğunuz zaman gerçekten çok değişik duygulara kapılacak ve de bu gerçek hikayenin içinde zannedeceksiniz kendinizi...

ALINTIDIR

5 Kasım 2008 Çarşamba

İlk Dörtlüğüm (İçimdeki Duygunun Bir İfade Şekli )


Şelale misali suların önünde dururum
Baktıkça bakar göremeden kör olurum
Aklım bulanmıştır gönlümde yoğrulurum
Durmadan aşkı düşünür içinde boğulurum...

05.11.2008
saat =12:50
Yer:Anadolu Ü.
Yunus Emre Kampüsü