12 Eylül 2009 Cumartesi

Yaşamadık hiç bişey, Geçmedi aramızda hiçbişey

Bazen canı sıkılır insanın geriye doğru döner bakar yaşanmışlıklarına. Yaşananlar güzelse ne ala! Yaşanmıştır dolu dizgin. Ya yaşananlar güzel değilse işte o zaman vur kadehin dibine. Tabi birde kendi kendimize yaşadıklarımız vardır. Onunla aramızda hiç birşey geçmemiştir. Ne yaşamışsak kendi kendimize yaşamışızdır.

Her sevdanın sonunda, her seviginin sonunda uğradığımız hayal kırıklıkları bizi küstürür yeni sevdalara. Sevmemeye söz vermişizdir kendi kendimize. Oysa hiçbir zaman tutulamaz böyle sözler. Tutamayız sözümüzü sonunda kırılmışlıklar üzüntüler olacağını bile bile.

Her acı sevdanın sonunda severiz yeniden hiçbirşey olmamışçasına. Sevmemeye yemin etşmişizdir oysa. Tutamayız sözümüzü. Bir umut vardır içimizde belki budur doğru olan diye. Belki bu sevdamız bize mutluluklar getirir diye. Oysa yine hayal kırıklıkları, yine üzüntülere boğulmuşuzdur farkına bile varmadan. Sil baştan geriye sararız kasedi. Ama kaset bazen yan çizer. Sildiğimiz yerler vardır kasatte, oraları tekrar yaşamak istememişizdir. O kısımları silmişizdir kasetten. Sonra bir bakmışızdır ki; yeniden yaşamışızdır sildiğimiz yerleri. Al işte şimdi ne yapacaksın. Sil baştan kasedi yeniden doldurmaya gücün varmıdır. Varsa git yeniden doldur kasedi. Ama! Daha dikkatli olarak. Ya kasedi yeniden doldurmaya güzümüz kalmamışsa? İşte o an yaşamanın bir amacı kalmamıştır demektir. Doldur kadehi usta boş kalmasın. İçilsin bu gece. Sorhoş olunsunki o günden geriye birşey kalmasın uyuşsun ki beynimiz hatırlamayalım neler olup bittiğini. Hatırlamanın bu kadar acı verdiği bir zamanda...

Gün olur asra bedel

Başlık Cengiz AYTMATOV'un bir romanının ismidir.

Zaman bazen geçmek bilmez. Ne kadar zamanın çabucak geçmesini istesekte geçmez zaman. Sıkılıyoruzdur ya on an için zaman geçmeyi bilmez. Aslında zamanın her zaman için aynı şekilde işlediği bir yaşam içerisinde bazen geçmesini istemediğimiz bir zaman dilimi hemencecik akıp gider. Bazense bitsin tükensin dediğimiz zamanlar olur. İşte o zamanlar geçmeyi bilmez zaman. Yazar ne güzel de söylemiş Gün Olur Asra Bedel diye. Öyla olur işte bazen günler bir asır gibi gelir insana, bazense; zaman nehirler gibi coşkun akar. İstemezyiz ya zamanın geçmesini bizin aksimize zaman su gibi akap geçer.

Gün olur asra bedel olur oysa bazı zamanlar. Ne! Zaman geçmek bilir ne de! Hayat çekilir olur. Oysa istediğimiz tek şey tam aksidir. Sonrasında ise çekiliriz köşemize ne zaman veya nerede? yanlış yaptık diye kendimize hesap sorarız. Ne zaman ya da nerede yanlış yaptığımızı bulabildiysek ne ala! Bir daha düşmeyiz en azından aynı hataya. Ya ne zaman ya da nerede yazlış yaptığımızı bulamazsak! İşte o an ipler kopmuş demektir. İstesekte düzeltemeyiz yanlışlarımızı. Hani derler ya "İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur" diye. İşte o an varsa iyi dostlarımız bizim göremediğimiz hatalarımızı düzeltmemize yardımcı olacaklardor. Ya yoksa iyi dostlarımız. Zaten iyi dostumuz yoksa ne anlamı vardır ki yaşamanın.

Gün Olur Asra Bedel demiştir AYTMATOV. Varsa romanı okuyanlar daha iyi anlayacaklardır ne demek olduğunu Gün Olur Asra Bedel'in ne demek olduğunu.

Yazar romanında bir hayatın bittiği bir zamanda cenazenin defin gününü işlemiştir. Yaşanılan bir hayatın sonunda hatırlanmıştır o hayat. İşte o gün Asırlar gibi gelmiştir. İkinci Dünya savaşı zamanını ve yakın zamanşlarda yaşanılan bir hayatı işlemiştir yazar. Geçmeyi bilmez hayat. Çekilelen çileler vardır romanda. Yaşanılan mücadeleler vardır omuz omuza, kol kola insanların birbirlerini satmadığı zamanlardır o zamanlar. Yeri yurdu olmayanlara sahip çıkılır o zamanlarda. Oysa şimdi Ne düşenin dostu vardır, Ne de omuz omuza birbirlerini desteklemeler.

Yazının amacı öznel bir yazı oluşturmaktı lakin Böyle bir ramanın başlığını alıpta ondan bahsetmemekte olmazdı sanırım.

3 Eylül 2009 Perşembe

Kaç defa öldüm kaç defa dirildim bende bilmiyorum

Her akşam ölürüm ben
Yeniden dirilene kadar
Sanmaki ölüm sebebim sensin
Senden önce de ölürdüm, senden sonra da ölüyorum
Bilmiyorum kaç defa ölüpte dirildiğimi
Hayatım boyunca kaç defa gidip geldiğimi
Bilmiyorum işte nerden bile bilirim ki
Belkide hesaplayabilirim kabaca...
Aslında önemli olan benim hergün ölüp yeniden dirilmem değil ki;
Önemli olan dirildiğimde nasıl olduğumdu.
Ya da ölmeden önceki son halim.

Benim için en zor ölümler senden sonra başladı...
eskiden ölüverirdim hemen
bilirdimki yarın yeniden dirileceğim
ama senden sonra ölmeler de dirilmeler de öyle çok acı verimeye başlamıştı ki;
Artık ne ölebiliyordum ne de dirilebiliyordum.

Bazen ölmek için uzandığımda ölemiyordum
Korkuyordum sabahleyin dirilememekten
benim dirilmemse sen demektin
Oysa sen gitmiştin, yoktun işte artık, bitmiştin
Sen beni sende bitirirken ben de kendimi bitiriverdim sana yardımcı olabilmek için
Artık ne düzgünce ölebiliyordum ne de dirilebiliyordum.
Ölüm anları o kadar uzun ve sancılı geçiyorduki ne ölümlerin zevki kalmıştı ne de dirilmelerin.
Ölürken içimde sen, dirilirken içimde sen.
Oysa ben seni hem içimde hem de yanımda istiyordum sense sadece içindeydin.
Yanımdan uzaklaşmıştın ama içimden gidememiştin.
Yanımdan gitmene engel olamamıştım belki ama içim benim içimdi ve ben istemeden içimdeki sen beni bırakıp gidemezdin.
Oysa bırakmalyımışım içimdeki seni de, yanımda ki sen giderken.
nerden bilebilirdim ki içimdeki senin yüreğime bir hançer gibi saplanacağını.
Ve artık ölmelimide dirilmelerimide elimden alacağını. Nerden bilebilirdim ki...

Eskiden ölümler haz verirdi oysa
Dinlenirdim her ölüşümde
Her dirildiğimdeyse dinç olurdum
Ölüme sevinircesine
Şimdiyse ne ölebiliyorum
Ne de dirilebiliyorum...

ÖMER OSMAN ŞAHİN
[
Sözlük:

Ölmek= Uyumak
Dirilmek Uyanmak, anlamında kullanılmıştır.
zaten uyumak ölümdür
uyanmaksa dirilmedir.

]

Her sabah Güneş yeniden doğar

Her sabah Güneş yeniden doğar.
Karanlık bir geceyi yıkarcasına.
Ne gecenin suçu vardır oysa
Ne de gündüzün.

Tek suçları birbirlerine zıt olmalarıdır
Oysa ne gecenin suçudur ne de gündüzün
İkiside iyidir aslında
Birinde harşey gizlenir herşeyi üzeri örtülür
Diğerindeyse herşey apaçık ortadadır
İyisiyle kötüsüyle.

Her sabah Güneş yeniden doğar
her sabah hayat yeniden başlar
Dinlenilmiş bir gecenin ardından
Her sabah gün ışığı ısıtır her yeri
Yeterki perdeler açık olsun
Açık pencereden dolar içeriye
Yeni günün tap taze havası

Her sabah hayat yeniden başlar
Tap taze duygularla
Dipdinç bir enerjiyle
Yeterki uyanık olasın

ÖMER OSMAN ŞAHİN

2 Eylül 2009 Çarşamba

Yeniden Başlamak Gerekir Bazen...

Arada sırada bırakmak gerekir dolu dizgin hayatı
Bırakmak gerekir deli dolu yılları
Deli dolu yılların sıkıntılarını, kederlerini
Bırakmak gerekir hayatı akışına
Ve izlemek gerekir hayatı kenardan
Görebilmek için nasıl işlediğini
Bilebilmek için olan biteni.

Bırakmak gerikir bazen hayatta olan biteni bir kenara
Bırakki gelmesin her daim yanın sıra
Başlamak gerekir bazen hayata yeni baştan!
Ne! geçmişten tamamen bağımsız
Ne de Geçmişe saplanıp kalmadan.

Yeniden başlamak gerekir bazen hayata
Tap taze umutlarla.
Yeniden başlamak gerekir bazen hayata
Hayallerin ışığında,
Yeniden başlamak gerekir bazen hayata
Daha olgun bakış açısıyla
Yoğrulmuş, su katılmış çelik gibi
Kederi gamı, tasayı geride bırakarak.

Yeniden başlamak gerekir bazen hayta
Unutulması gerekenleri unutarak
Ayak bağlarını çözerek başlamak gerekir hayata
Çöz ki; ayak bağlarını geriye saplamasın seni birdaha.

Yeniden başlamak gerekir bazen hayata
Ne geçmişi tamamen silerek
Ne de geçmişe saplanıp kalarak.

Yeniden başlamak gerekir bazen hayata tap taze duygularla
Geçmişin kirlenmiş sevdalarını geride bırakarak
Geleceğe umutla bakarak
Yeniden sevebilmeyi umarak
Ve sevdiğinde dolu dizgin severek

Yeniden başlamak gerekir bazen
Hayata sım sıkı sarılarak
Vatan! Millet! Uğruna yaşayarak.

Yeniden başlamak gerekir bazen
Yeni doğmuş bir bebek gibi
Kirlenmemiş duyglarla
Ama! kirlenmiş dünyayı Yok saymayarak...

Yeniden başlamak gerekir bazen
Hayata sım sıkı sarılarak...

ÖMER OSMAN ŞAHİN